31 Mart 2012 Cumartesi

SON UYARILAR



-ÖSYM’nin yaptığı sınavlarda,bugüne kadar yapılagelen uygulamalara ilave olarak,

güvenliği daha da artırmak amacıyla farklı tedbirler uygulanacak.

SINAVDA TUVALET İZNİ YOK

Sınav binasına girip sınavdan önce tuvalet izni verilmeyeceğinden fiziksel

ihtiyaçlar daha önceden giderilmeli.

ANLAMADIĞINIZ UYARILARI SORUN

Sıraya oturunca sınav belgelerini hazırlayıp, sınav görevlisinin yönergeleri

doğrultusunda yapılan açıklamalar dikkatlice dinlenmeli, anlaşılmayan yerler

çekinmeden görevliye sorulmalıdır.

KALEM VE SUYUNUZ ÖSYM’DEN

Sınav için gerekli olan iki adet kurşun kalem, silgi, kalemtıraş, peçete,

su ve şekerleme ÖSYM tarafından her bir aday için hazırlanmış soru kitapçığı ve cevap

kâğıdı ile birlikte temin edilecektir. Bu nedenle yanında sınava giriş evrakların

ve istersen şeffaf pet şişede bulunan su dışında hiçbir evrak ya da materyal,

alınmayacağından, götürmemelidir.

SINAV KAĞIDINI KONTROL EDİN, EKSİK SAYFA OLMASIN

Sınav evraklarını (Soru kitapçığı ve cevap kâğıdı) aldıktan sonra kendinize

ait olup olmadıkları mutlaka kontrol edilmelidir. Cevap kâğıdına T.C. kimlik numarası

ve sınav kitapçık numarası, soru kitapçıklarını dağıtıldıktan sonra sayfalarda eksik

olup olmadığı, baskı hatası olup olmadığı, sayfa numaralarının sıralı

olup olmadığı kontrol edilmelidir.

VİDEO - 1

28 Mart 2012 Çarşamba

ÖDÜLLÜ SORU-1 'İN ÇÖZÜMÜ VE KAZANANI



Ödüllü Soru -1 'in çözümü aşağıda verilmiştir.

CEVAP : 1523

Dizi oluşturulurken şu kural uygulanmıştır:

(i) 1. terim: En küçük asal sayı ( = 2 )

(ii) Daha sonraki terimler: Dizide kendinden önceki terim(ler) toplamından büyük ya
da bu toplama eşit olan en küçük asal sayı

Yani,

1. terim = 2,
2. terim (2 e büyük-eşit en küçük asal sayı) = 3,
3. terim (2+3 = 5 e büyük-eşit en küçük asal sayı) = 5,
4. terim (2+3+5 = 10 a büyük-eşit en küçük asal sayı) = 11,


Bu durumda, sorulan 11. terim, (2+3+5+11+23+47+97+191+379+761 = 1519 ) olduğundan,
1519’a büyük-eşit en küçük asal sayıdır. Bu sayı da 1523 tür.

Doğru cevap verenler arasında yaptığımız çekilişte haftanın şanslı ismi;

Cemil BİRAND

oldu. Tebrik ediyoruz. Çekilişin videosunu paylaşıyoruz.



Ödüllü Soru -2 birazdan sayfamızda olacak...

25 Mart 2012 Pazar

BURS SINAVIMIZ YAPILDI



Son 10 yılın tartışmasız en başarılı dershanesi olan Yeni Sistem Dershanesinin Beklenen STS ve Burs sınavı yapıldı.

Eğitimde Dijital Devrim yaparak hazırlıklarını sürdüren başarılı dershane 9, 10, ve 11. Sınıf lar için yaptığı sınava 1634 öğrenci katıldı. Öğrencilerin beklenenin çok üzerinde ilgi gösterdiği sınav sonucunun haftanın ilk günlerinde çıkması bekleniyor.

Öğrencilerle sınavla ilgili yönelttiğimiz sorularda “ sınavın makul zorlukta olduğunu ve oldukça ümitli olduklarını”belirttiler. Bunun yanında neden Yeni Sistem Dershanesi’nin burs sınavını tercih ettiklerini sorduğumuzda “kalabalığı görüyorsunuz bu kadar öğrenci boşuna gelmiyor. Yeni Sistem Dershanesinin başarılarıortada. Geçen yıl sayısalda KKTC 1. 1si, 2.si, 3.sü , dilde KKTC 1. 1.si ve 2. si, TM de ise KKTC 2. sini çıkardılar.Sadece geçen yıl 180 öğrenciyi ÖSS den üniversiteli yaptılar bunların8’i Tıp Fakültesi . Bu yıl da dijital devrime imza atıyorlar bir öğrenci daha ne ister ki” diye yanıtladılar.

Yeni Sistem Dershanesi Direktörü Doç. Dr. Şerife Gündüz’ün yaptığı açıklamada“Sınavımız baştan sona son derece güzel geçti. Binlerce öğrenci katılımına rağmen hem sabah öğrenci servislerinde hem de sınav merkezlerimizde tüm işlemer kusursuz tamamlandı. Sınav sonuçlarımız hafta başı öğrencilerimize duyurulacaktır. Bu hafta da 6. 7. ve 8. Sınıflara yönelik STS ve Burs sınavımız da 31 Mart Cumartesi gün yapılacaktır. İlgili tüm öğrencilerimizi bekleriz.”dedi.

20 Mart 2012 Salı

YGS GİRİŞ BELGELERİ ÖSYM SİTESİNDE



2012 Yükseköğretime Geçiş Sınavı'na (YGS) girecek adayların sınava giriş belgeleri Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nin (ÖSYM) internet adresinden yayımlandı.
Adaylar sınav belgelerine internetten ulaşabilecek. ÖSYM Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, 1 Nisan 2012 Pazar günü yapılacak 2012 YGS'ye girecek adaylara sınava giriş belgesi gönderilmeyeceği hatırlatıldı.

Açıklamada, adayların bu belgeleri TC kimlik numaraları ve aday şifreleriyle bugünden itibaren http://ais.osym.gov.tr internet adresinden alabilecekleri belirtildi. Belgelerde adayın sınava gireceği merkez, bina, salon bilgileri ile fotoğrafının yer aldığı bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Adaylar internetten edinecekleri bu belgelerinin renkli ya da siyah-beyaz çıktılarını sınav günü yanlarında bulundurmak zorundadır. Ancak belgenin arka yüzünde herhangi bir yazı, resim, işaret bulunmamalıdır. Sınava giriş belgesini yanında bulundurmayan adaylar sınava alınmayacaktır. Adayların sınava girecekleri binayı sınav gününden önce görmeleri yararlarına olacaktır.

Fotoğraflı ve onaylı özel kimlik belgesi olarak sadece nüfus cüzdanı veya pasaport kabul edilecektir. Nüfus cüzdanında fotoğraf ve TC kimlik numarası bulunmalı, pasaportun süresi geçerli olmalıdır. Üzerinde fotoğraf veya TC kimlik numarası bulunmayan nüfus cüzdanları ile geçerlilik süresi bitmiş pasaport kabul edilmeyecektir. Özel kimlik belgesi olarak nüfus cüzdanını veya pasaportunu sınav günü yanında bulundurmayan aday, gerekçesi ne olursa olsun sınava alınmayacak; sınava alınsa bile sınavı geçersiz sayılacaktır."

18 Mart 2012 Pazar

EĞİTİMDE DİJİTAL DÖNEM

ÖDÜLLÜ SORU - 1' İ DOĞRU CEVAPLAYANLAR - 2



Pazar günü itibariyle yeni doğru cevaplar da geldi. Unutmayın cumaya kadar süreniz devam ediyor.

1 - Mehmet Ali ÖZDEMİR
2 - Cemil BİRAND
3 - Özlem SAMSA
4 - Salih ŞAHİN
5 - Kemal ATAKAN

17 Mart 2012 Cumartesi

TABLET GELİYOR...

Sevgili öğrencilerimize müjde...

Dershanemiz, yeni eğitim - öğretim sezonunda, kayıt yaptıran her öğrenciye tablet verecek. Yeni dönemde tabletli eğitime geçilecek.

Kıbrıs dershaneciliğinde yeniliklerin öncüsü olan Yeni Sistem Dershanesi, eğitimde teknoloji devrini başlatıyor.

Detaylar çok yakında sayfalarımızda olacak...






ÖDÜLLÜ SORU - 1' İ DOĞRU CEVAPLAYANLAR



Dün paylaştığımız soruya şu ana kadar doğru cevap verenleri listesini yayınlıyoruz. Cevap verme süremiz cuma gecesine kadar devam ediyor. Cevaplarınızı mehmetaysan@yenisistem.com mail adresine bekliyoruz...

Not ; mail adresi dışında gönderilen cevaplar, kabul edilmeyecektir.

1- Umur GÜVEN
2- Mert Hüseyin DENİZLİ
3- Burak ŞEKEROĞLU
4- Kaan OLGU
5- Hamit DEVECİOĞLU
6- Suzan DÜZKAR

16 Mart 2012 Cuma

ÖDÜLLÜ SORU - 1



Bu Haftaki Ödüllü Sorumuz;

2, 3, 5, 11, 23, 47, 97, 191, 379, 761, ?

dizisinde soru işareti yerine hangi sayı gelmelidir?

Cevaplarınızı 23 Mart 2012 Cuma gece saat 22.00' a kadar, mehmetaysan@yenisistem.com mail adresine gönderebilirsiniz. Cevabınızla beraber size ulaşabileceğimiz telefon numaranızı da yazmayı unutmayın.

Doğru cevap verenlerden, çekilişle belirleyeceğimiz bir kişiye GÜLVER TİCARET' ten 30 TL' lik hediye çeki vereceğiz. Hadi kolay gelsin...

15 Mart 2012 Perşembe

ÖDÜLLÜ SORULAR YAKINDA BAŞLIYOR !




Yeni Sistem Dersanesi blog sayfasından önemli bir haber !!!

Çok yakında blog sayfamızda yayınlayacağımız ödüllü sorulara, doğru cevap veren kişiler içerisinden çekilişle belirlediğimiz her hafta başka bir kişiye, GÜLVER TİCARET' ten 30 TL' lik hediye çeki vereceğiz.

İlk sorumuz için bekleyin, bizi takip edin...

14 Mart 2012 Çarşamba

ÖSYM BAŞKANINDAN AÇIKLAMALAR



Sınava ilişkin tüm hazırlıkların seyrinde gittiğini, bir aksiliğin söz konusu olmadığını vurgulayan Demir, “YGS'yi tüm Türkiye'de 6 bin 400 binada, 98 bin salonda yapmak için hazırlıklarımız tamam” dedi. Demir, sınava 1 milyon 837 bin 740 adayın gireceğini, 57 bin 744 adayın sınavsız geçiş için başvurduğunu ve böylece toplam 1 milyon 900 bine yakın adayın sınava katılacağı bilgisini verdi.

Her adaya farklı soru kitapçığı

YGS'ye başvuruların alındığını hatırlatan Demir, adayların hangi salonlarda sınava gireceklerine ilişkin atamaların da yapıldığını söyledi.

Sınavın 98 bin salonda yapılacağını vurgulayan Demir, “Adayların huzur ve sükûnet içerisinde sınava girmelerini bekliyoruz” dedi.

Her adaya farklı soru kitapçığının bu sene yapılacak YGS'de de kullanılacağının altını çizen Demir, adayların soru kitapçık numarasını cevap kâğıdı üzerine doğru kodlamasının önemli olduğunu vurguladı. Demir, “Çünkü bu sayede soru kitapçığı ile cevap kâğıdını eşleştiriyoruz. Burada adaylardan dikkat, görevlilerin de bunu kontrol etmelerini istiyoruz. Bunu doğru yaptıklarında sorunsuz bir şekilde sınavı değerlendirip çözümleyebiliriz” diye konuştu.

Tuvalete Çıkmak Yasak

Diğer güvenlik tedbirlerinden sınav sırasında tuvalete çıkmama yasağı, sınavın belli bir bölümünde dışarı çıkmama yasağı, salondan çıkanın geri sınava alınmaması yasağı uygulamasının devam ettiğini vurgulayan Demir, bunlardan asla taviz vermeyeceklerini belirtti.

“Jammer konusunda arayıştayız”

Prof. Dr. Ali Demir, güvenlik tedbiri olarak uygulanan ve cep telefonuyla iletişimi kesmeye yardımcı olan jammer kullanımının sınavlarda uygulanıp uygulanmayacağı sorusu üzerine şunları söyledi:

“Bir hesap yaptığımızda bunun çok da uygulanabilir olmadığını görüyoruz. Sınavın yapılacağı 98 bin salonun her birine bir jammer koyduğunuzu düşünün, çok ciddi bir maliyeti var ve sadece 160 dakika kullanıyorsunuz. Böyle bir yatırım yapıyorsunuz ve 160 dakika kullanıyorsunuz. Binalarda yapalım dediğinizde, o zaman ne kadar etkin olduğu tartışması söz konusu. Bu konuda hala arayış içerisindeyiz.”

Demir, adayların yasak eşyaları sınava getirmemelerini sağlayacaklarını, emniyet güçleri ile ortaklaşa çalışarak adayların el dedektörü ile üst aramalarına devam edileceğini bildirdi.

YGS'nin sonuçları “kırmızı kutu”dan çıkacak

“Bu yıl sınavın daha hızlı değerlendirilebilmesi için cevap kâğıtlarını 'kırmızı kutu' dediğimiz kutularla ayrı olarak ÖSYM'ye taşıyacağız” diyen Demir, bu sayede tüm sınav evrakını açmayacaklarını söyledi.

Demir, şunları kaydetti: “Sadece cevap kâğıtlarının kutularını açıyoruz. Böylece bu bize sonuçları açıklamada bir haftaya kadar avantaj sağlıyor. Bunu bütün sınavlarda uygulayacağız. Daha önceden tüm sınav evrakı birlikte geliyordu. Biz bütün kutuları açmak durumunda kalıyorduk. Açıp içerisinden cevap kâğıtlarını almak durumundaydık. Ama kırmızı kutuları uyguladığımız zaman sadece cevap kâğıtlarının bulunduğu kutuları açıyoruz. Farklılık oluşturmuş oluyoruz, diğerlerini açmadığımız için kutuları daha hızlı ayrıştırabiliyoruz. Adaylara daha çabuk sınav sonuçlarını bildirmek için bunun bir hafta kadar avantaj sağlayacağını düşünüyoruz. İşimizi çok kolaylaştırıyor. Adaylara da zaman olarak avantaj sağlıyor.”

“İnternet üzerinden dilekçe başvurusunu yapacağız”

ÖSYM'ye, internet üzerinden adayların dilekçe başvurusu gönderebilmelerini bu sene mutlaka yapmaları gerektiğini ifade eden Demir, “O bir yazılım konusu, çalışılıyor. Ümit ederim LYS'deki başvuru kılavuzunda, biz artık kâğıtta başvuru dilekçesini kaldırırız. Adaylar online olarak bize itirazlarını yaparlar, zaten cevapları elektronik olarak veriliyor” dedi.

Elektronik sınava da değinen Demir, şu bilgiyi verdi:

“Bu konuyla ilgili yazılım grubumuz çalışıyor. Soru havuzu oluşturma çalışmalarımız var. Orada yoğun çalışıyoruz. Farklı alanlarda soru havuzu oluşturmak için neredeyse her hafta sonu Türkiye'nin değişik yerlerinden davet ettiğimiz akademisyenlere soruları yazdırıyoruz. Orada bir birikim oluşturmaya çalışıyoruz. Bunu yönetecek yazılımı ve arkasından da elektronik sınavı yapmayı planlıyoruz. Çok denenmesi gereken bir şey. Ne zaman gerçekleşeceğine ilişkin bir şey söylemek erken. Önce mevcut sorularla deneme sınavı yapacağız, ardından küçük sınavlarla deneme yapacağız, arkasından onu devreye alacağız, zaman isteyen bir konu.”

“Bilgilendirme toplantıları çok faydalı”

ÖSYM'nin bazı illerde düzenlediği YGS bilgilendirme toplantılarının nasıl gittiği sorusuna karşılık Demir, bu toplantıların sınav merkezi yöneticileri denilen, illerdeki sınavı organize eden kişilerle yapılan toplantılar olduğunu ifade etti.

Geçen sene bu toplantıyı Ankara'da yaptıklarını, bu yıl Sivas, Samsun, Bursa, Şanlıurfa ve İzmir'de yapma kararı aldıklarını bildiren Demir, şöyle dedi: “Faydalı bir sonuç aldık. Sınav öncesi arkadaşlarla görüşerek zaman çizelgesini konuşuyoruz. Sınav evrakını ne zaman göndereceğiz, saklama merkezlerinden sabah sınav evrakı binalara nasıl taşınacak, binalarda sorumluların yapması gereken konular gibi bütün bu konuları gözden geçirdiğimizde arkadaşların sınavı yapma ve sınavı organize etme özeni daha da iyi oluyor.”

13 Mart 2012 Salı

YGS GİRİŞ BELGELERİ NE ZAMAN GELECEK



2012 YGS ( Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı ) 1 Nisan 2012 Pazar günü yapılacak. YGS’ye başvurular 13 Ocak 2012 Cuma günü sona ermişti. YGS’ye girecek olan üniversite adayları haliyle sınava hangi okulda gireceklerini merak ediyorlar. Bu konuda hemen gerekli bilgileri verelim.

ÖSYM ( Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi ) tarafından 2012-YGS’ye giriş yerlerinin sınavdan en az 2 hafta önce açıklanması gerekiyor. Yani 16 Mart 2012 günü açıklanmış olması gerekiyor. Bugünlerde ÖSYM' den aldığınız şifrelerle sayfalarınıza girip, sınav giriş kartlarınızın gelip gelmediğini kontrol edebilirsiniz. Çünkü sınav giriş kartları adreslerinize posta yoluyla gönderilmeyecek.

Sınav giriş yerinizi öğrendikten sonra, sınavdan önce mutlaka gidip görün.

11 Mart 2012 Pazar

YGS' DE EN ÇOK SORU ÇIKAN KONULAR


YGS, bu seneyle birlikte üçüncü kez uygulanacak. Geçmiş sınavların iyi analiz edilmesi, uygulanacak yeni sınavda çıkması muhtemel soruların tahminini kolaylaştıracaktır.

Gerçekleşen YGS'lerde testlere yönelik şu konu analizleri yapılabilir.

Sınavlarında tüm adaylara puan getirisi yüksek olan matematik testinde sorulan 40 sorunun 20 tanesi rasyonel sayılar, üstlü-köklü ifadeler, çarpanlara ayırma ve problemlerden gelmiştir.

Geometri dersinde ise en çok soru getirisi olan konular açı-kenar bağıntıları, çember ve analitik geometri olmuştur.

Fen bilimlerinde madde ve özellikleri, ısı ve sıcaklık, optik, atomun yapısı, periyodik tablo, kimyasal denklemler, kalıtım ve evrim en çok soru getirisi olan konulardandır.

Sosyal bilimler testinde ise soru dağılımı farklı olmakla birlikte son iki yılda en çok soru gelen konular tarih bilimine giriş, İslam tarihi, Kurtuluş Savaşı, Atatürk ilke ve inkılapları, iklim bilgisi, yerin şekillenmesi, nüfus ve yerleşme, doğal afetler konuları olmuştur.

Sınavlara moral-motivasyon olarak hazırlanırken sınava yüklenen anlam gözden geçirilmelidir. Bu anlamda sınavların hayatın bir basamağı olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Özellikle öğretmenlerin ve ailelerin sınava hazırlanan gençlere moral bakımından yardımcı olması önemlidir. Eğer öğrencide sınav kaygısı gözleniyorsa, öğrenci ile doğrudan konuşulmalı fakat kaygı düzeyi adayın uyku, beslenme, dikkat toplamasını olumsuz etkiliyorsa vakit kaybetmeden bir hekime başvurulmalıdır.

10 Mart 2012 Cumartesi

SINAV BAŞARISINDA ANNE-BABANIN ROLÜ



Anne baba olmak dünyanın en zor mesleklerinden biridir, bu mesleğin ne bir eğitimi, ne bir geliri ne de emekliliği vardır. Çocukların gelişim dönemlerine göre anne- babaların zorlandıkları anlar vardır. Bu dönemlerden beklide en önemlisi çocukların eğitim dönemidir. Eğitim denilince ilk akla gelen de sınavlardır. Ülkemizde de diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi bir sınav daha doğrusu çeşitli adlarla anılan (SBS,YGS-LYS, DGS, KPSS, ALES, KPDS…) sınavlar vardır. Sınava şeklen giren bir kişi olmasına rağmen sınava hazırlanan tüm aile fertleri de bu sınav sürecini yaşamakta maddi ve manevi olarak etkilenmektedirler.

Öğrenciyle birlikte etkilenen anne-baba davranışlarıyla ve tutumlarıyla aynı zamanda öğrenciyi de etkilemektedir. Her anne-baba sınava hazırlanan çocuğuna destek olmak ister. Önemli olan doğru ve başarıyı artıracak destekte bulunmaktır. Hangi sınava girerse girsin bunun bir son olmadığını öğrencilere hissettirmek gerekir. Hayatlarındaki önemli olan bu dönemde yanlarında olduklarını hissettirin. Başarılı öğrencilerle yapılan görüşmelerde “ailelerinin onlara destek olduklarını , ailelerinin başarılarında önemli bir paya sahip olduklarını” söylediklerini görüyoruz.


Anne –baba sınavlarda çocuğunun başarılı olmasını ister ve bunun için maddi-manevi gayret sarf eder. Fedakârlıklarla dolu bir gayrettir bu. Her anne-baba çocuğu için doğru davranışlar sergiler. Bilerek hatalı davranmaz. Çocuklarının geleceği konusunda endişe duymak en doğal anne-baba duygusudur. Sınavlara yönelik anne-baba tutumu ve değerleri sınavlardaki başarıda son derece önemlidir. Ebeveynlerden biri veya her ikisinin de sınava karşı , öğrenciye karşı tutumu öğrencinin de negatif duygular geliştirmesine yol açmaktadır. Aslında her anne-baba çocuğunun başarısı için çalışır.

Sınava hazırlık bir takım oyunudur ve anne-baba bu takımın bir parçasıdır. Sınavlarda başarılı olmak öğrencinin sadece sınava hazırlanmasına, ders çalışmasına bağlı olmadığı gibi sınavlara hazırlamak sadece ders çalıştırmakta değildir. Moral ve motivasyon desteğinin de aile tarafından verilmesi gerekmektedir. Sınava hazırlık dönemi öğrencilerin anne-babalarına en fazla ihtiyaç duyduğu dönemdir. Bu dönemde fazla mükemmeliyetçi bir tutum sergilenmemesi uygun olur. Sınavlarda başarılı olmanın yanında başarısız olmanın da sonuçlar arasında yer aldığı unutulmamalıdır. Çocukların ruh sağlığı hiçbir sınavdaki başarıya değiştirmez.

Anne-babanın sınava hazırlık sürecinde çocuğuna destek olması önemlidir. Bu desteği sağlayabilmek içinde onu gerçekten anladığını ve yanında olduğunu göstermesi gerekir. Başarı için aile içi iletişim ve olumlu diyalog önemlidir. Aile içerisinde kurulan bu olumlu ilişki çocuğun motivasyonunu artıracaktır.

Anne-baba bazen sınava hazırlanmayı çocuğun sorumluluğundan alıp kendi sorumlulukları arasına katar. Unutulmamalıdır ki sınava hazırlanma sorumluluğu sadece öğrenciye aittir. Ailenin yapması gereken sadece uygun şartları sağlamak ve onu sınav konusunda bilinçlendirmektir. Çalışmalarını sağlıklı bir şekilde yürütebilmesi için uygun koşulları sağlamak anne-babanın görevidir. Anne-baba ne kadar destek olsa da sınava hazırlanmak öğrencinin görevidir.

Her bireyin yetenekleri ve kapasitesi farklıdır. Anne-babalar çocukları arasındaki farkı daha iyi gözlemleyebilirler. Anne-babalar öncelikle çocuklarını iyi tanımalılar ve onun kapasitesinin farkına varmalıdır. Öğrenciler arkadaşları, kardeşleri,akraba çocukları v.s ile kıyaslanmak istememektedirler. Aslında sadece öğrenciler değil kimse kıyaslanmaktan hoşlanmaz. Anne-babaların çocuklarını hırslandırmak, motive etmek amacıyla başkaları ile kıyaslamasının veya başkalarını örnek göstermesinin öğrenci için hiçbir motive edici özelliği yoktur. Çocukları olumsuz bir şekilde etiketlemek, hem başarısını düşürecek hem de aşağılanma, yetersizlik duygusunu artıracaktır.

Anne-baba sınavın kazanılması gereken bir savaş, hayatın tek amacı olarak düşünmez, çocuklarına üniversitesi kazanmak için geçilecek bir basamak olduğunu hissettirirse çocuk daha güvenli bir şekilde sınava girecektir.

Kaygı bulaşıcı bir durumdur, hızla yayılır. Aile bireylerinden herhangi birinin kaygısı arttığında diğerleri de bundan etkilenecektir. Anne-baba ne kadar kaygılı ise öğrencide en az o kadar kaygılıdır. Anne-babanın sınava hazırlık sürecinde mantıklı düşünmesi, kaygısını kontrol altına alması gerekir.


SINAVA HAZIRLANAN ÖĞRENCİNİN ANNE-BABASI NELERİ YAPAR - NELERİ YAPMAZ?

Çocuklarının motivasyonunu hep yüksek tutar.

Sınavın sadece bilgi düzeyini ölçtüğünü bilir ve öğrencisine bunu hissettirir

Çocuklarında güven duygusunu artırır.

Sorumluluk duygusu kazandırmaya çalışır

Çocuklarının çalışması için uygun fiziksel ortamı sağlar

Okulda ve dershanedeki öğretmenleriyle öğrencisi ile ilgili bilgiler alır.

Aile içi huzuru ve sevgi ortamını hazırlar

Ders çalışmanın dışında dinlenmesini sağlar, sosyal aktivitelere katılmasını sağlayarak stres atmasını sağlar.

Onun kapasitesinden fazlasını istemez. Öğrencisini tanır neleri yapıp yapamayacağı ile ilgili fikir sahibi olur

Öğrencisi ile nitelikli zaman geçirir

Yaşıtlarıyla ve başkalarıyla öğrencisini kıyaslamaz

Her zaman yanında olduğunu hissettirir ve bunun sınav sonucuna bağlı olmadığını belirtir

Bazı derslerde birlikte çalışır

Onu ders ve sınavlar konusunda paniğe sevk etmez

Onu arkadaşlarıyla rekabete sürüklemez

Ona her zaman cesaret verir destekler

Çocuğuyla olabilecek problemleri erteleyin, hemen çözmek yerine zamana bırakarak sağlıklı çözüm bulur

Çelişkili mesajlar vermez, olumsuz ve kaygı artırıcı mesajlardan kaçınır

Ev ortamında huzurlu bir hava oluşturur

Hayatta amaçlar belirlemesini sağlar. Sınavı kazanamazsa planını öğrenir

Sevginizi şartsız gösterir...

YGS PUAN HESAPLAMA ROBOTU



Sevgili öğrencilerimiz, artık YGS Denemelerinden sonra, puanlarınızı dershanemizin web sitesindeki puan hesaplama tablosunu kullanarak hesaplayabilirsiniz.

İşte linki;


http://www.yenisistem.com/YGS_LYS_puan_hesaplama_2012.aspx

8 Mart 2012 Perşembe

MİS GİBİ” BİR ÖSS YAZISI



Önceki gün saygı değer büyüklerime, dün bana, bugün sana, yarınsa bir başkasına. Bu “sınav” denilen illet farklı kılıklarda hangimize yetişmedi ki.
Beni karşılayan ÖSS’ydi vakti zamanında, ergenliğimin en kıytırık zamanında. Pusuya yatmış gibiydi. O günün şartlarına göre iyi giyimliydi. Seninki YGS-LYS. Şimdi çok daha şık, daha afilli. Adı bile daha karizmatik, modern zamanın çift isim koyma modasına uymuş gibi.
Biraz soğuk, biraz kasvetli sanki; aşılması gereken KAF DAĞI misali deme. Tipine bakıp aldanmamak lazım. Önce tokalaşıp, tanışmak derdini anlamak gerek adamın.

-Adın nedir kardeş senin?
-LYS abi YGS-LYS ama sen kısaca ÖSYS de.
-Tipin çok kayık be kardeş, biraz ürkütücü sanki.
-Perdelerimi indirdiğimde kedi gibiyim abi.
-Derdin ne anlat bir ÖSYS kardeş, anlat ki derdine derman olayım.
-Büyüksün abi! Ver elini öpeyim. ?

Demese de…

Tanımalıyız değil mi bir çiçeği, koklamadan önce.

Gülü seven dikenine mi katlanır yoksa, gülü alıp tek tek dikenlerini mi koparır? Ne gerek var kanatmaya elleri, işkenceye dönüştürmeye sevgiyi. “SINAV” bir gül neden olmasın ki, sadece dikenlerini koparman gereken? Neden bir dağa benzetilir aşılması güç yolları olan ya da bir at yarışına, canım atları kan ter içinde bırakan.
Düşün şimdi bir gül var elinde, sapında tam 7 dikeni olan. Şimdi şu an ister misin buracıkta çıkarıp atıverelim, avuçlarını kanatan o dikenleri.

*İsteksizlik olsun gülündeki ilk diken. Koparıp at sonra sımsıkı sarıl hedefine, amacına, tek arzuna. Adına ne dersen de şimdilik, uzaklarda olan en parlak yıldızına.
*Bilgi noksanlığı bir diğeri. Biraz zaman, biraz da emek sadece sana gereken çıkar listesini konu eksiklerinin hallet birer ikişer. Merak etme hala zamanın var.
*Pratikte sıra. Al kitaplarını çöz sorularını aldırmadan evdeki TV. sesine teneffüste koşturanlara, otobüste kıkırdayanlara.
*Çözülmeyen soruları da bırakma. Al hepsini tek tek sor sana yardım için bekleyen öğretmenlerine. Öğren doğrusunu ki bir daha batmasın ellerine.
*Bir de strateji belirlemeli di mi? Varsa ihtiyacın desteğe doğruca marş marş rehberlik servisine.
*Eee bunları denemek lazım bir yerlerde. Uygulamalı insan, görmeli sonucunu. O zaman deneme sınavlarında al soluğu.
*Küçücük bir diken mi kalmış orda ne? Tasaların, kaygıların olsun o da. En iyisi onu çıkarıp at. Çünkü elinden geleni yapıyorsun bil. Tüm cesaretinle, hevesinle, özveriyle…

Oğluma İstiklal Marşını öğretmeye çalışırken “Korkma” diye her başlayışımda “Korkuyorum anne!” diye karşılık almam gibi nedensiz yere seni korkutmalarına izin verme. Elbet benim gibi hatalarını anlayıp vazgeçeceklerdir.

Şimdi gülü alıp kokla, sonuna kadar doldur ciğerlerini. Gördün mü ne kadar güzel kokuyor? MİS GİBİ…

7 Mart 2012 Çarşamba

YGS İÇİN ALTIN TAVSİYELER




Soruları çözmeye en iyi bildiğiniz dersten başlayın.

Soru köklerinin tümünü okuyun. Parantez içindeki ifadelere dikkat edin. Altı çizili ve olumsuz ifadelere dikkat edin. Mutlaka bu ifadelerin altını çizerek okuyun ..
Seçeneklerin de hepsini okuyun. Çeldiriciler doğru cevaba çok benzer, unutmayın. Seçeneklerde üç ilgisiz, bir doğru, bir de çeldirici bilgi bulunur.


Önce ilgisizleri eleyin, Doğru şansımız yüzde 50'ye çıkar.

Sözel sorular da dahilolmak üzere bütün soruları kalem kullanarak çözün.
işlemlerinizi düzgün yazın, sağlama yapın.
Özellikle basit dört işlemlerde bariz hatalar çıkabilir.
Bulduğunuz ve doğruluğundan emin olduğunuz cevapları soruların altındaki seçeneklere biriktirmeden, hemen işaretleyin. Sonra bu cevaplarınızı optik forma sayfa sayfa geçirin. Gruplayarak işaretlemek zaman kazandırır (18-21 dakika). İlk verdiğiniz cevabın kesinlikle yanlış olduğundan emin değilseniz değiştirmeyin.

Bir soruda belli bir süre geçtiği halde çözüme ulaşmazsanız o sorunun yanına bir işaret koyarak başka bir soruya geçin.
Bölümler arasında iki, üç dakika dinlenme aralığı verebilirsiniz.

Paragraftan oluşan sorularda önce soru kökünü sonra paragrafı okumanız zaman kaybını önleyecektir.

Aynı seçeneğin optikte en fazla üç defa art arda gelebileceğini unutmayın.
Test içerisindeki soruların zorluk düzeyleri birbirinden farklıdır ama kazandırdıkları puan aynıdır. Zor sorulara fazla puan verilmez.
Bir testteki çok kolay, kolay ve normal soruları birinci turda çözerek diğerlerini ikinci tura bırakın.

Her teste başlamadan önce mutlaka tüm sorulara bir göz atın.

Özel işaretler kullanın, örneğin; hiçbir fikrinizin olmadığı sorulara (* *), cevabından emin olmadığınız veya o an çözemediğiniz sorulara (?), çözebileceğiniz fakat çok vakit kaybettirecek sorulara (*) gibi işaretler koyabilirsiniz.

En kolay sorular uzun sorular ve deney sorulardır.

4 Mart 2012 Pazar

Eğitimle Yaşam / Ayça Hoca' dan Tavsiyeler



Mehmet AYSAN

Eğitimle Yaşam' ın bu haftaki konuğu, Yeni Sistem Dershanesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Ayça Karadoğan idi. Öğrencilere özetle aşağıdaki tavsiyeleri verdi.

1- Önce soru köklerini okuyup, sorunun ne istediğini anlayıp, ondan sonra parçayı okuyun.

2- Türkçe sorularını çözerken, turlama yöntemini kullanın. Soruların üzerinde çok fazla durup zaman kaybetmeyin. Kolayca çözebileceklerinizi çözün, sonra sizi zorlayan sorulara geri dönün.

3- Sorulara korkarak yaklaşmayın, çözebileceğinize inanarak okuyun.

4- Dilbilgisi soruları çalışmadan çözülemez. Ders çalışırken, dilbilgisine zaman ayırın.

5- Çözemediğiniz soruları atmayın, tutturma ihtimaliniz çok düşüktür.

3 Mart 2012 Cumartesi

Sınav Kaygısını Devam Ettiren Akılcı Olmayan İnançlar



Başarısızlık Korkusu

Toplumumuzun değerler sistemi başarı arzusunun içine nüfuz edildiği bir konumdadır. Şüphesiz, kişi hayatında birçok tatmin ve ödül kazanır. Ancak başarıya bütün yürekleriyle abone olan çoğu insan sınav gibi unsurlarda o kadar kaygı yaşıyorlar ki normal performanslarının da altına düşüp kendilerini bozguna uğratıyorlar. Yüksek motivasyona sahip bütün insanlar sınav kaygısı yaşamazlar ancak onlarda şöyle önemli bir fark vardır: “Başarmalıyım!”

Sınav kaygısını tartıştığım öğrencilerime “Neden başarmak zorundasınız?” sorusunu sorduğumda genelde şaşırmaktalar. Sorunun boş ve alakasız olduğunu düşünüyorlar çünkü başarı ihtiyacının çok çalışmaktan geldiğine inanıyorlar. “Ben bu sınavı geçsem de kalsam da bir fark olmayacağını mı söylüyorsunuz?” şeklinde yanıtlıyorlar. Bunun yüksek düzeyde arzu edilebilir bir durum olduğuna ikna etmeye çalışıyor ve kendi ilgi alanları içerisinde ellerinden gelenin en iyisini yapmalarını söylüyorum ancak “başarmak zorundayım” gibi bir ifadenin doğal sonucu şu olacaktır: Eğer yapamazsam, buna katlanamam… Çünkü…”

Tehdit başarısızlığın gerçek hayattaki sonuçlarının gerçekçi bir değerlendirmesi mi? Eğer öyleyse kişi yeterince hazırlanıp çalışabilir ve kişinin yetenekleri ve ilgileri doğrultusunda amaçlarını şekillendirebilir.
Tehdit, başarsısızlığın sonuçlarına kişisel bir değerlendirme almış olmanızdan kaynaklanıyor olmasın? Öyleyse gelin şu “Başarmak zorundayım” talebinin sonuçlarını inceleyelim.

Kendini Aşağılama

“Başarmak zorundayım” ifadesi kişisel olarak yargılanmamı gerektiren bir performans kıstası olduğunu ima eder. Ben bu sınavda kalırsam değersiz bir insanım mesajını içerir.

Tanım itibariyle “başarısızlık” başarısız olma sanatı içinde kişinin yüksek yetenek göstermesi ve sabit başarısıdır. Bu söz konusu olduğunda sınav kaygısı yaşayan insanlar kalma diye bildikleri şeyi yapacaklarına dair öngörülerde bulunurlar. Kendi kendine gerçekleşen kehanetler olarak ortaya çıktığında kaygıları devam eder onların akılcı olmayan başarı talepleri kurtarılır fakat kendilerini bozguna uğratan davranış devam eder. Kendilerine şunları kanıtlarlar:
•Kaygıları doğrulanmıştır;
•Onlar artık değersiz insanlardır.
En önemlisini bertaraf ederler: Kişisel yani kendi değerlerini.

Ama aslında gerçekten başarısız insan var mı? Ya da birey olarak kişinin değeri bir sınavın sonucuyla ölçülebilir mi? Peki sürekli olarak ingilizcede ’A’ alıpta matematikte ’C’ alanlar ne olacak? Bu insanlar ingilizceyi iyi yapan fakat matematikte ‘toplumu onurlandırma’ konusunda şüpheliler mi? Ya da farz edin ki ikisinde de zayıf bir performans gösteriyorlar. İnsan olarak nasıl değerlendirilecekler? Basit mantıkla ne yetenekli ne de akademik çalışmada eğilimi olan biri şeklinde mi düşüneceğiz? Peki, kendi değerleri ne olacak? Kişisel değer insanoğluna mirastır ve tartışılamaz.

Şimdi, bu bazı kişilerin inandığı gibi boşvermişlik ya da çaba harcamamayı doğrulayan bir reçete değil. Eğer kişi başarmak zorundayım gibi mantıksız talepleri yerini “ Benim elimden gelenin en iyisini yapmam benim ilgim ve isteğimdir.” bırakırsa o zaman mantıklı ve akıllıca bir başlangıç öne çıkar.

Mükemmeliyetçilik

Her durumda kesinlikle mükemmel olmak isteyen kişiler vardır. Onlar her zaman sınıfının en başında olmalı; en iyi kolej veya üniversiteye girmeli; bitirme çizgisine varan ilk kişi her zaman onlar olmalılardır. Parlayan kişi imajını devam ettirmekle ilgilenirler. İstediklerinden daha azını gerçekleştirmek onlarda başarısızlık anlamına gelir. Başarısızlık tanımı onlar için mükemmelden daha az olandır. “Bir hata yapabilirim ve bu çok kötü olur.” Mükemmeliyetçilik sıklıkla zeki ve yetenekli çocukların düşüşüne yol açar.

Mükemmeliyetçi istekler çok iyi olan öğrenciler tarafından bile karşılanamaz. Ve karşılanmadığı zaman birey suçluluk duygusuyla tepki verir. “Bunu yapabilmeliydim! Ne kadar aptalım!” gibi. Gerçekçi olmayan taleplerde başarısızlık ya da hata korkusu o kadar yüksek bir kaygıyla sonuçlanır ki kişi hata olasılığından dolayı performansı sergilemekten tamamen kaçar. “ Bir hata riskini almaktansa hiç denememek daha iyi.” Aynı zamanda suçluluk duygularını mahvederek kendilerini aşağılamaya yönelirler: “ …bu yüzden ben değersiz bir kişiyim.”

Onaylanma İhtiyacı

Farz edelim ki sınav kaygısı yaşayan biri başarmak zorunda olma hissinden kurtuldu ve başarısızlık yaşamasına rağmen hala değerli olabileceğini düşünüyor. “Evet, ben kaldım ve insan olarak hataya düşebilirim. Başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen kendimi değerli hissediyorum. Ama diğerleri beni öyle kabul edecekler mi? Ya beni okula göndermek için o kadar emek sarfeden annemle-babam? Benim hakkımda ne düşünecekler? İtiraf etmeliyim ki, bazen diğer insanların onayını almak sevilmek arzu edilebilir. Ama her zaman başkalarının onayını kazanabilmek mümkün olmadığı gibi gerekli de değildir. Arkadaşlarınızla ve ailenizle iyi ilişkiler geliştirmek için tercih edilebilir. Fakat bu şiddetli gereksinim ile aynı şey değildir. “Eğer başaramazsam, beni sevmeyecekler, ben değersizim.” gibi istekler mantıksızdır daha doğrusu akılcı değildir.

Bu akılcı olmayan nosyondan kurtulan kişiler daha az kaygı ve özgürlük ile kendilerini yaptıkları işe verirler. Gelecek sonucun sadece ulaşılacak hedefi etkileyeceğinin ve kendi değerlerini ve insan ilişkilerini etkileyemeyeceğinin bilincinde olarak hareket ederler.

Sınav Kaygısı Üzerine Kaygı Duymak

Bu çift bir beladır. Sınav fobisi olanlar bir sınavla karşı karşıya kaldıklarında yalnızca o sınav kaygısını yaşamakla kalmıyorlar aynı zamanda kaygıyı yaşadıkları için de kaygı yaşıyorlar. “Biliyorum, sinirli olacağım. Hep böyle oluyor. Bu hislerden kaçamıyorum.” gibi.
İnsanlar bir şeyi yapmaktan kaçamadıklarını söyledikleri anda çaresizlik, umutsuzluk, kendine acıma ve garanti başarısızlığı temellendirmiş olurlar. Sonuç, yine kendini aşağılama ve depresyondur.

(Kaynak: Dönüşüm Konağı)

İçimden Ders Çalışmak Gelmiyor



Öğle yemeği sonrası odamda oturmuş çayımı yudumluyordum. Bir yandan internette geziniyor, diğer yandan ise görüşme saatimin gelmesini bekliyordum. Be bir süre sonra tanıdığım öğrencilerimden Ahmet odaya girdi. Her sınava hazırlanan öğrenci gibi o da kazanmak için dershaneye yazılmıştı. Sınavı kazanmak istiyordu ama içinden hiç ders çalışmak gelmiyordu. Koltuğumdan kalkıp tam da Ahmet’in karşısındaki koltuğa oturdum. Diğer türlü aramızda bulunan koca masa psikolojik olarak öğrencilerimin bana açılmasında engel oluşturabiliyordu. Ve Ahmet konuşmaya başladı:

- Hocam dershane açılalı bir ayı geçti ben hala oturup adam gibi ders çalışamadım. Ders çalışmam gerektiğini biliyorum ama bir türlü masanın başına geçip ders çalışamıyorum.

Ahmet’in sıkıntısını sınava hazırlanan bir çok öğrenci yaşıyor. Sınava giren tüm öğrenciler emin olun sınava kazanmak için giriyorlar. Hatta bunun için dershanelere gidiyorlar. Ama iş ders çalışmaya geldiğinde bir çok öğrenci oturup adam gibi ders çalışamıyor.

- Peki ne olsaydı oturup deliler gibi ders çalışırdın Ahmet?
- Bilmem hocam. İçimden ders çalışmak gelmiyor ki.
- Ne zaman gelir peki?
- Bir aydır hiç gelmedi hocam.
- İçinden ders çalışma isteğinin gelmesini beklersen daha çok beklersin Ahmet.

Birçok öğrenci içinden ders çalışma isteğinin gelmesini bekleyerek senesini geçirir. Ne var ki bu istek de bir tülü gelmez. Ve sonuçta öğrenci bir senesini kaybetmiş olur.

- Hocam ne yapacağız o zaman?

- Şimdi sana bir öykü anlatacağım. Dikkatle dinlemeni istiyorum:

Bir gün bir Kızılderili reisi torunu ile birlikte çadırın önünde oturuyormuş. Çadırın önünde biri siyah biri beyaz iki köpek birbiri ile boğuşuyormuş. Dede ve torun beraber onları izliyorlarmış. Torun merak dolu bakışlarla dedesine sormuş:

“Dede! Çadırımızı korumaya bir köpek yeterken neden iki tane var? Hem neden birisi siyah diğeri beyaz?”

Dedesi cevap vermiş:
“Evladım dediklerinde haklısın. Ama onlar benim için iki önemli şeyin simgesidir. Ben devamlı onlara bakarak ders alırım ve hayatıma ona göre yön veririm”

Torun yeni bir merakla tekrar sormuş:
“Neyin simgesi onlar, dede?”

Dede tok ses tonuyla cevap vermiş:
“Birisi tembelliğin, diğeri ise çalışkanlığın simgesi evlat. Karşımızdaki iki köpek gibi her birimizin içinde de tembellik ve çalışkanlık devamlı kavga eder. Ben bu köpeklere baktıkça içimdeki tembellik ve çalışkanlığın mücadelesini hatırlar ders alırım”

Çocuk dedenin hiç beklemediği bir soru daha sorar:
“Dede bu kavgayı hangi köpek kazanır?”

“Ben hangisini iyi beslersem o kazanır evladım”

Bir süre hiç konuşmadım… Ahmet’in kendi içinde hikayeyi yorumlamasını istiyordum. Ve sonra konuşmaya başladım.


- İşte Ahmet sadece senin içinde değil her insanın içinde hem tembellik hem de çalışkanlık ruhu vardır. Yani senin içinde hem tembel hem de çalışkan Ahmet var. Ve bunla senin bedenine hakim olmak için mücadele ediyorlar. Bazen oluyor ki çalışkan Ahmet bedene hak oluyor ve en ders çalışıyorsun. Oturup deliler gibi ders çalıştığın zamanlar olmadı mı?

- Oldu hocam. Bazen çok iyi çalışabiliyorum

- Şimdi yapmamız gereken senin içindeki çalışkan Ahmet’i güçlendirmek.

- Bunu nasıl yapacağız hocam?

- Bu odadan çıktığın andan itibaren içindeki tembel Ahmet ve çalışkan Ahmet’in mücadelesini izleyeceksin. Ders çalışman gerektiğinde ve masanın başına oturduğunda içindeki tembel Ahmet diyecek ki “daha sonra ders çalış”. Eğer sen bu sese kulak verirsek içindeki tembel Ahmet’in önüne kocaman bir et parçası atmış olursun ve o tarafın daha da kuvvetlenir. Ve bir dahaki sefere bu tembel tarafına karşı koyman daha güç olur. Eğer çalışkan tarafını dinler ve oturup ders çalışırsan bu sefer çalışkan tarafını beslemiş olursun ve o güçlendikçe senin ders çalışman çok daha kolay olur. Kısacası senden yapmanı istediğim devamlı çalışkan Ahmet’i beslemen. O yeterince güçlendiği zaman birilerinin sana ders çalış demesine gerek kalmadan sen rahatlıkla ders çalışabileceksin. Hatta ders çalışmadığın zaman rahatsız olmaya başlayacaksın.

- Bunu yapabilir miyim hocam?

- İstersen ve ısrarlı olursan rahatlıkla yaparsın. Şimdi seninle bu işi biraz daha zevkli hale getirelim. Bu olayı bir futbol maçına çevirelim. Ne zamanki içinde tembel ve çalışkan tarafının mücadelesi olursa bunu kaydet. Tembel tarafın mücadeleyi kazanırsa bir gol atmış gibi olsun. Çalışkan tarafını dinleyip de masa başına oturursan bu sefer o gol atmış olsun. Bakalım bir hafta sonra maç kaç kaç bitecek.

Bu şekilde yapacağımızı uygulamayı yeniden çerçeveleyerek öğrenci için daha zevkli hale getiriyordum. Ahmet bir hafta boyunca içindeki mücadeleye odaklanacak ve sadece bu odaklanma bile çalışkan tarafını güçlendirecekti. Öğrencilerimin bu mücadelenin skorunu kaydetmesi için tatlı bir form da hazırlamıştım. Öğrenci her gün hangi tarafı gol atmışsa onu bu forma işliyordu.

- Ahmet şimdi sana bir form vereceğim. Maç hakemi gibi kim hangi dakikada gol atmışsa onu bu forma yazabilirsin. Bu hafta senden istediğim maçı galip olarak bitirmen. Önemli olan hiç gol yememen değil, tembel tarafından daha fazla gol atman. Ve bunu yapacak gücü ben sende görüyorum.

- Tamam hocam fark atarak yanınıza gelmiş olacağım.

- Günlük bana uğrayıp maçın skoru hakkında bilgi vermeni istiyorum.

- Ne demek hocam.

Ahmet odadan çıktığında gözlerinde bir umut vardı. Benim istediğim de zaten buydu. İnsanların içindeki umutları dik tutmasına ve yeşertmesine yardım etmek mesleğimizin en güzel tarafıydı.

Ahmet her gün gelip beni maçın skorundan haberdar ediyordu. Maç genelde baş başa gidiyordu. Bir haftanın sonunda 26’ya 24 çalışkan Ahmet maçı kazanmıştı. Ahmet’in şimdiye kadar en fazla ders çalıştığı hafta bu hafta olmuştu. Benim de istediğim buydu. Bir ayın sonrasında Ahmet’in çalışkan tarafı artık açık ara farklarla tembel tarafını yenmeye başlamıştı.

2 Mart 2012 Cuma

2012 YGS Katsayı Açıklaması




ÖSYS Kılavuzu ÖSYM’nin internet sitesinde yayımlandı. 2012 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) Kılavuzu’nda katsayı uygulaması ile ilgili açıklama yer aldı.

YÖK Genel Kurulunca üniversiteye giriş sınavında yerleştirme puanlarının hesaplanmasında kullanılan farklı katsayı uygulaması kaldırılmıştı. Karar kapsamında katsayı uygulamasının her aday için 0.12 olarak belirlenmiş, sınava giren adaylar arasında fark kalmadığı için de katsayı fiilen kaldırılmıştı. Bu karar kılavuzda ise şu ifadelerle yer aldı:

”Her aday için hesaplanmış olan ağırlıklı ortaöğretim başarı puanları 0.12 ile çarpılarak sınav puanlarına katılacak ve böylece adayların yerleştirme puanları hesaplanacaktır. Bir mesleğe yönelik program uygulayan ortaöğretim kurumlarının mezunları, Yükseköğretim Kurulunca saptanacak alanlarda bir yükseköğretim programına yerleştirilirken Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanının 0.06 katsayısı ile çarpımından elde edilecek ek puanlar yerleştirme puanlarına eklenecektir.”

2011-ÖSYS puanı veya özel yetenek sınavı sonucu ile bir yükseköğretim programına (açık öğretimin kontenjan sınırlaması olmayan programları hariç) yerleştirilen adaylar 2012-ÖSYS puanları ile bir yükseköğretim programına yerleştirilirken AOBP’ye uygulanacak katsayılar yarıya düşürülecek, sınavsız geçiş ile 2011-ÖSYS’de bir yükseköğretim programına yerleştirilen adayların AOBP’ye uygulanacak katsayılarda herhangi bir değişiklik yapılmayacak.

2010-2011 öğretim yılında ortaöğretim kurumlarından mezun olamadıkları için yerleştirildikleri yükseköğretim programlarına kayıtlarını yaptıramayan adaylar, durumlarını dilekçe ile ÖSYM;ye bildirdikleri takdirde yerleştirilmemiş adaylar gibi işlem görecekler.